Dünya Meteoroloji Örgütü (DMÖ), Güney-Batı Pasifik’te iklim değişikliğinin etkilerinin arttığını ve bunun, bölgeye sosyoekonomik anlamda zarar verdiğini bildirdi.
DMÖ, “2022 Güney-Batı Pasifik İklim Durumu” başlıklı bir rapor yayımladı.
Hava durumuyla ilgili felaketler ile iklim değişikliğinin etkilerinin Güney-Batı Pasifik’teki insanları olumsuz etkilediği belirtilen raporda, “Deniz seviyesinin yükselmesi, alçak adaların geleceğini tehdit ederken artan okyanus ısısı ve asitlenme, hayati ve savunmasız deniz ekosistemlerine zarar veriyor.” ifadesi yer aldı.
Raporda, yaşanan bu aşırı doğa olaylarının, bölgedeki tarım gibi kilit sektörler üzerinde sosyoekonomik riski ve etkileri olduğu kaydedildi.
Üç yılı aşkın süredir devam eden La Nina iklim olayının sıcaklıklar üzerindeki etkisine işaret edilen raporda, “La Nina’nın geçici soğutma etkisine rağmen bölge için sıcak bir yıldı. 2022’deki ortalama sıcaklık, 2011’deki son güçlü La Nina iklim olayının yaşandığı dönemden 0,2 ila 0,3 derece daha yüksekti.” ifadeleri kullanıldı. (AA)
Güney-Batı Pasifik’te geçen yıl, 2021’e kıyasla bildirilen iklim olayları sayısında düşüş yaşansa da bunların neden olduğu ekonomik kayıpların arttığına dikkat çekilen raporda şunlar kaydedildi: “Selden dolayı yaşanan ekonomik hasarın maliyeti bir yıl öncesine göre yaklaşık üç kat artarak 8,5 milyar dolar oldu. Hasarın çoğu, Avustralya’daki bir dizi sel olayına dayandırılabilir.” Raporda, Megi ve Nalgea tayfunlarının Filipinler’de yıkıcı sellere neden olduğuna da işaret edildi. “Erken uyarı sistemi, afetlerden kaynaklanan hasarı azaltmanın en etkili yollarından biridir” El Nino’nun daha yüksek sıcaklıklar, yıkıcı hava koşulları ve daha fazla deniz sıcaklıkları ile ilişkilendirildiğini hatırlatan Taalas, bunun Güney-Batı Pasifik bölgesi üzerinde büyük bir etkisi olacağına işaret etti. Taalas, “Erken uyarı sistemi, afetlerden kaynaklanan hasarı azaltmanın en etkili yollarından biridir. ‘Çoklu tehlike erken uyarı sistemlerini’ güçlendirmeye yönelik çabalara rağmen mevcut rapor, hala ele alınması gereken büyük boşlukların olduğunu açıkça gösteriyor.” değerlendirmesinde bulundu. |